25 Temmuz 2013 Perşembe

Şırnak'ta yapılanı göz ardı etmeyin

“Üçüncü köprünün ismi” aylardır süren bir mesele haline geldi. Cumhurbaşkanı Gül, köprünün temel atma töreninde “3. köprünün adı Yavuz Sultan Selim olacak” diye açıklama yaptı, o günden bugüne Alevilerin tepkisi artarak devam ediyor. Kimi meseleyi “bu Alevilere yapılan bir hakarettir” diye yorumluyor, kimide çıkıp “Yunus Emre Köprüsü olsun” diye fikir beyan ediyor.

Tek bir konuya takılıp, arpa boyu kadar yol gidemeyen insanlar gibiyiz. Olanı ve yapılanı takdir edip, yeni icraatlarla birlikte yolumuza bakmak yerine, vaktimizi tartışmalarla geçirmeye bayılıyoruz. İstanbul’a yapılacak olan 3. köprü, ne bu ülkeye yapılan ilk köprü, ne de son köprü olacak. Daha bunu idrak edemiyoruz.


Gözle görülür bir gerçek var ki; O da, tarihimizde yer alan önemli şahsiyetlerin isimleri en çok AKP iktidarında hak ettiği değeri görmüştür. Diline, dinine, ırkına, etnik kökenine bakılmaksızın, farklı kişilerin, farklı yapılara isimleri her daim verilmiştir.


26 Temmuz 2013 tarihinde açılışı yapılacak ve Başbakan Erdoğan'ın Şırnak Havalimanına adını vereceğini açıkladığı Şerafettin Elçi’de yakın tarihimizin önemli isimlerinden biridir.
Kürt siyasetinin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Elçi, “Türkiye'de Kürtler vardır, bende kürdüm” diyen ilk devlet bakanıydı.


Peki kimdir, Şerafettin Elçi? Daha yakından tanıyalım…


1977 Türkiye genel seçimlerinde Mardin milletvekili olarak, parlamentoya girdi. 22 Aralık 1977'de Bülent Ecevit, İstanbul Florya semtinde bulunan Güneş Moteli'nde daha sonra 11'ler olarak anılacak Adalet Partisi'nden ayrılan bağımsız milletvekillerden Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu, Mustafa Kılıç, Mete Tan, Tuncay Mataracı, Güneş Öngüt, Orhan Alp, Ahmet Karaaslan, Hilmi İşgüzar, Oğuz Atalay ve Şerafettin Elçi ile görüştü.  Şerafettin Elçi kurulan hükümette 1978–1979 yılları arasında, Bayındırlık Bakanı olarak görev yaptı. Bakanlığı döneminde "Türkiye'de Kürtler var, ben de Kürdüm" şeklindeki açıklamalarından dolayı, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesince 2 yıl 3 ay cezaya çarptırıldı. Yine Bakanlığı döneminde, "bazı Kürtleri işe aldı" diye Yüce Divan'da yargılandı ve 2 yıl 4 aya mahkûm oldu. Bu cezalardan dolayı, otuz ayı aşkın bir süre cezaevinde kaldı. Bu cezaların bir sonucu olarak, 10 yıl kadar siyasi haklardan mahrum bırakıldı ve avukatlık mesleğini yapmaktan alıkonuldu."Şerafettin Elçi 14 Mart 1938 yılında Şırnak'ın Cizre ilçesinde doğdu.  İlk ve ortaokulu Cizre'de, liseyi Mardin'de okudu. Yüksek öğrenimini, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladıktan sonra, Diyarbakır'da avukatlık stajı yaptı. Talebeliği döneminde, “49'lar Davası” diye bilinen "Kürtçülük Davası"ndan yargılandı. Cizre'de bir süre avukatlık mesleğini icra etti. 12 Mart 1971 Muhtırası döneminde, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi sanıkları arasında Diyarbakır Askeri Mahkemesi'nde yargılandı. Sekiz ay kadar Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldı.

1992'de, 98 Kürt aydını ile birlikte Kürt Hak ve Özgürlükler Vakfı'nı kurdu. Vakfın Kurucu Başkanlığı'nı yürüttü. Uzun bir hukuki mücadelenin sonucunda, söz konusu vakıf, 1995'te Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı olarak tescil edildi. Bu sayede, Cumhuriyet tarihinde ilk olarak, "Kürt" adı ile bir kurum resmiyet kazanmış oldu. 1994'te bir grup arkadaşıyla birlikte, Kürt Demokratik Platformu'nun kuruluşuna öncülük etti. Bu platformun sözcülüğünü yürüttü. Kürt Demokratik Platformu, 3 Ocak 1997'de kurulan Demokratik Kitle Partisi'nin oluşum faaliyetlerini yürüttü. Demokratik Kitle Partisi'nin kuruluşu ile birlikte, Parti'nin Genel Başkanlığı'na getirildi. Demokratik Kitle Partisi, 26 Şubat 1999 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Daha sonra 19 Aralık 2006 tarihinde kurulan Katılımcı Demokrasi Partisi'nin Genel Başkanlığına getirildi.

12 Haziran 2011 seçimlerinde Diyarbakır'dan BDP destekli  bağımsız milletvekili seçildi. Teknik Direktör Mustafa Denizli'nin de kayınpederi olan Elçi, 25 Aralık 2012'de kanser tedavisi gördüğü Ankara Medicana International Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.  Cenazesi önce Diyarbakır'a götürüldü,  ardından yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı bir törenle Cizre'de defnedildi."

Şimdi, tüm Kürt halkının gurur duyması gereken bu önemli siyaset adamının ismi Şırnak’ta yeni yapılan bir havalimanına veriliyor. Peki, neden kimse bu yapılanı görüp takdir etmiyor?

Üçüncü köprünün adı Yavuz Sultan Selim olduğunda karşı çıkan insanların, Şırnak’ta ki havalimanına Şerafettin Elçi isminin verildiğini öğrendiğinde alkışlaması gerekmez mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder